Deniz Yılanlarından Zehirli Ok Kurbağalarına: Hayvanların Sahip Olduğu Zehirler Hakkında 8 İlginç Gerçek
Zehir deyince aklınıza yılanlar ve sokan böcekler gelebilir. Ancak dünyada başka birçok zehirli hayvan da var. Birçoğu zehirlerini farklı şekilde kullanıyor. Bu zehirlerin korkutucu yanları olsa da bilim insanları bu kimyasallardan yararlanmanın yollarını arıyor. Nasıl? Birlikte öğrenelim. ?
Kaynak:https://www.discovermagazine.com/plan…
1. Alman toksolog Tim Lüddecke, zehirli hayvanların iki farklı biçimde zehir içerdiğini söyledi.
Bazı zehirli hayvanlar, dokunulduğunda veya yutulduğunda pasif olarak zehir yayar, diğerleri ise zehirlerini aktif olarak iletir. Pasif biçimde zehir yayan bir hayvan örneği, dünyanın en zehirli yaratıklarından biri olarak kabul edilen zehirli ok kurbağasıdır. Bu kurbağa türü dokunulduğunda zehirlidir.
2. Zehirler tıpta da kullanılabilir.
Zehirler avlanmak veya diğer canlılardan korunmak için kullanılmalarının yanı sıra çeşitler arası rekabette de kullanılır. Örneğin, ornitorenkler genellikle çiftleşme yarışını kazanmak için erkek erkeğe dövüşürler. Ornitorenk, rakibini güçlü bir zehirle bıçaklamak ve rakibini zayıflatmak için bir mücadele sırasında arka ayaklarına küçük bir iğne yerleştirir.
3. Sadece ısırarak ya da sokarak değil, zehirlerini atarak da zehirleyen hayvanlar vardır.
Bir deniz salyangozu türü olan koni salyangozu, renkli görüntüsünün arkasında güçlü bir zehir barındırır. Bu türü diğer birçok zehirli hayvandan ayıran özelliği zehrini amacına ulaştırma şeklidir. Avlarını felç etmek için uzun mesafelere bile ulaşan zehirli oklar fırlattıkları bir hortumları vardır. Carnegie Doğa Tarihi Müzesi yetkilileri, bu salyangoz çeşidinin insanları öldürdüğünü açıkladı. Ayrıca geçen yıl ülkemizde de bu ilacın görüldüğünü belirtmekte fayda var.
4. Tek bir yılan türü, bölgesel konumuna göre tamamen farklı bir zehir türüne sahip olabilir. Yani bir coğrafi bölgede işe yarayan bir panzehir başka bir coğrafi bölgede işe yaramayabilir.
“Her hayvanın zehri o kadar benzersizdir ki bu, zehir araştırmasını zorlaştırır.”
– Maik Damm, Berlin Teknik Üniversitesi, Doktora öğrencisi
5. Hemen hemen her hayvan familyasında en az bir cins zehirli kabul edilir.
Bazı araştırmacılar hayvanların yüzde 15 ila 20’sinin zehirli olduğunu tahmin ederken, bu tahmin her geçen gün artıyor.
“Ne kadar gelişmiş veya ilkel olursa olsun, her hayvan soyunun muhtemelen zehirli bir üyesi vardır. Evrimsel yaşam ağacının her yerinde gördüğümüz şey, zehrin kendini defalarca yeniden icat etmesidir.’
-Tim Lüddecke, Toksinolog
6. Dinozorların zehirli olma ihtimali var.
Lüddecke ve grubu, tüm hayvanların en az bir zehirli üyesi olduğu fikrini göz önünde bulundurarak, dinozorların da aslında zehirli olabileceği ihtimali üzerinde kafa yorar. Dinozorların bezleri ve dokuları tarih boyunca korunmamış olsa da dişlerinde ipuçları olabilir. Dişlerinde yılan ve kertenkelelerde de görebileceğiniz bazı yivler olduğu tespit edilmiştir.
7. Bazı hayvanlar zamanla zehirlerini kaybedebilir.
Hayvanlar zehirlerini üretmek için çok fazla güç kullanırlar; Bu, her zaman uygun dinlenme ve yeterli beslenme almaları gerektiği anlamına gelir. Yani bir ekosistemde bir şeyler değişirse ve zehre artık ihtiyaç kalmazsa, bir hayvan türü zamanla zehirli olma özelliğini kaybedebilir. baraj,
Bilinen zehirli yılanlar arasında yer alan deniz yılanları bu duruma çok güzel bir örnektir. Yakalanamayacak kadar hızlı kaçan balıkları öldürmek için zehire ihtiyaçları vardı. Şimdi bir deniz yılanı türü, kaçamadığı için yemesi daha kolay olan balık yumurtalarıyla beslenmeye başladı. Artık zehre ihtiyaçları yok.’
– Maik Damm, Berlin Teknik Üniversitesi, Doktora öğrencisi
8. Zehirler hakkında daha fazla bilgi edinilebilirse tıp dünyasında büyük gelişmeler olabilir.
“Bugün kullanılan ilaçların bir kısmı hayvan zehirlerinden elde ediliyor. Ve bu ilaçların çoğunun kaynağı sürüngenlerdir; özellikle yılanlar.’ -Tim Lüddecke
